Dünya Su Günü için bu yıl “Ortaklıklar ve işbirlikleri yoluyla değişimi hızlandırmak” teması belirlendi. Suyun yaşamsal değerinin farkında olunması gerektiğini vurgulayan SUDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Karamehmetoğlu, 11 ilimizde büyük bir yıkıma neden olan deprem felaketinde ambalajlı suyun öneminin bir kez daha gözler önüne serildiğini belirterek, “Bu tip afetlerde, özellikle afetin yaşandığı ilk haftalarda sağlıklı suya erişim neredeyse imkansız olduğu için ambalajlı su, halkın acil su ihtiyacının temini ve halk sağlığı açısından çok önemli bir rol üstleniyor” dedi.
Tatlı su kaynaklarının önemine dikkat çekmek ve sürdürülebilir yönetimini sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından her yıl farklı bir temayla kutlanan 22 Mart Uluslararası Dünya Su Günü’nün bu yılki teması “Ortaklıklar ve işbirlikleri yoluyla değişimi hızlandırmak” olarak belirlendi. 1993’ten bu yana düzenli olarak kutlanan Dünya Su Günü’nde bu yıl, yeraltı sularının yaşamsal önemini vurgulamak adına “su etrafında birleşmenin ve birlikte ilerlemenin dünya için bir fırsat olduğu” mesajı ön plana çıkıyor.
“Ambalajlı su sektörü afet durumlarında önemli bir görev üstleniyor”
Dünya Su Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Ambalajlı Su Üreticileri Derneği (SUDER) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Karamehmetoğlu, “Yaşamımızın en temel ihtiyaçlarından biri olan su, hayatımızın her alanında büyük önem taşıyor. Ancak, doğal afetler, salgın hastalıklar, savaşlar ve diğer olağanüstü durumlarda sağlıklı ve güvenli suya erişim imkansız hale gelebiliyor. Bu tür durumlarda, ambalajlı su, insanların acil, sağlıklı ve güvenli su ihtiyacını karşılamada önemli bir role sahip” diye konuştu. Ambalajlı suların, çeşitli nedenlerle yüzeysel su kaynaklarında oluşabilecek risklerden korunmak için de önemli olduğuna vurgu yapan Karamehmetoğlu, “Ambalajlı su, hijyenik ve güvenli koşullarda üretilir, saklanır ve taşınır, böylece sağlıklı ve güvenli su kaynağı olarak toplumumuza hizmet eder. Sektörümüz bu yönüyle değerlendirildiğinde, toplum sağlığımız açısından çok önemli bir görev üstleniyor” ifadelerini kullandı.
“Yeraltı sularının korunması için atık su miktarı azaltılmalı”
Hem üreticilerin hem de tüketicilerin suyun her damlasını koruma bilinciyle hareket etmesi gerektiğine vurgu yapan Karamehmetoğlu, şöyle konuştu: “Dünya gelinde 4 milyar civarında insan, yılın en az bir ayında şiddetli su kıtlığı yaşıyor. İklim değişikliği ve çölleşme sorunları ile karşı karşıya olan ülkeler arasında Türkiye de yer alıyor. Yakın gelecekte yaşanacak bir kuraklık ülkemizi de ciddi anlamda tehdit ediyor. Günümüzde ülkemizde de giderek etkisini hissettiren iklim sorunları da yakın bir tehlikeyi kanıtlar nitelik taşıyor. Yüz yüze kalabileceğimiz bu kuraklık olgusundan daha az zarar görmek açısından yeraltı su kaynaklarımız çok büyük önem arz ediyor. Yeraltı su kaynaklarımız yaşanabilecek aşırı kuraklıklarda ülkemiz ve toplumumuz açısından adeta yaşamsal bir sigorta niteliği taşırken, aynı zamanda gelecek kuşaklarımız açısından da yaşamsal bir öneme sahip. Bütün bu yönleri ile bakıldığında yeraltı sularımızın kullanımının son derece dikkatli ve bilinçli yönetilmesi, bu suların korunması ve gelecek nesillere aktarılması gerekiyor. Bu bağlamda ülkemizde ambalajlı su sektöründe faaliyet gösteren üreticiler; dünyada ve ülkemizde bulunan suyun miktarının ve kalitesinin korunmasının öneminin farkında olarak, sahip olduğumuz su varlığının gelecek nesillere aktarılması için en verimli yöntemleri kullanmaya özen gösteriyor. Sektör firmaları yeraltı su kaynaklarını çevreleyen alanları da hassasiyetle koruyor ve böylece suyun kaynağa ulaşmak için geçtiği doğal ekosistemlerin korunmasına yardımcı olunuyor.”
“Su kaynaklarının korunması için bilinçli tarım ve sanayi yönetimi şart”
Yeraltı sularının korunmasına dikkat çeken Hüseyin Karamehmetoğlu, “Dünya genelinde suyun yüzde 69’u tarım, yüzde 19’u sanayi ve yüzde 12’si evsel olarak kullanılıyor. Ambalajlı su üreticilerinin kullandığı miktar, yüzde 1 bile değil. Maalesef tarımda uygulanan vahşi sulama yöntemleri hem su kaynaklarının aşırı israfına hem de toprağın yapısının bozulmasına neden oluyor. Suyun geleceği için tarımda bilinçsiz ve düşük verimli sulama uygulamalarından vazgeçilip modern sulama yöntemlerine geçilmesi çok büyük önem taşıyor. Diğer önemli bir paya sahip olan sanayideki su tüketiminde de verimlilik esas alınmalıdır. Yeraltı sularının gelecek nesillere mutlaka temiz ve sağlıklı koşullarda bırakılması ivedilikle sağlanmalı” şeklinde konuştu.